Ankara. 13 Mayis. Hava isinmaya baslamistir
simdi. Nisan’in o guvenilmez ikindi yagmurlari ve serinligi gecmistir coktan.
Havada Haziran’in isiltili yeslligi sinmistir ortaliga. Orta okul cocuklari 19 Mayis
toren hazirliklarinin son gunlerindedir. Ellerinde bir hullahup, bir yelpaze,
bir ne oldugu ancak televizyonda toreni izlerken anliyabilecegimiz bir sey tasiyarak kipir kipir yollardadir. Universite kursuna giden cocuklar dersane cantalari ile uykulu,
bitgin adimlarla surunerek caddeden
karsiya gecerler.
13 Mayis Pazar. Erken kalkmistir annem, sabahin ilk cayini o
meshur kirmizi termosunda yapmistir. Balkonlari yikayacaktir simdi. Televizyonun
uzaktan kumandasini hedefe kitliyerek basar. Hangi sabah programinda haber
varsa ilk once Londra sonra Hindistan, sonra Istanbul, sonra Samsun hava raporunu izler. Londra Ankara dan biraz daha soguktur,
yagmur yagiyorsa endiselenir bizim icin. Hindistan cok uzak ve cok sicak. Samsun
hep sisli.
Sokagin basindaki hava ne kadar sicak olursa olsun yelek
ve ceket giyen sari taksinin soforu radyosunda cizirtili turkuler dinler eski arabasinin aynasinda ‘yarali ceylan’ yazisina ve surmeli goz cikartmalarina bakarak. Kosedeki Simitci camekanini siler gazette kagidi
ile, sicak nar gibi kizarmis
simitler ust uste siralanmistir bile. Yanimizdaki binadaki ‘Kuafor’s’ in
delikanli ciragi uykulu gozlerle simit kemirerek ustasini gozler, 5YTL ye
duz sac fonliyecektir butun gun.
Annemin kapisi
aciktir simdi. Salih gelir, kapiyi tikirdadir. Komsular yavas yavas kahve muhabbetine gelirler. Leman teyze gunun ilk kapisini dualarla acar, Nuray teyze
yesil cayla. Sohbetlerle gune
hazirlanilir. Sut alinacaktir, artik kalorifer yanmadigi icin disarinin icerinin derecesi konusulmaz,
baska cok onemli, dinlerken bile anlam veremedigim bilmece gibi konulardan
konusurlar, anlasirlar. Bir o komsuya gidilir, bir bu komsuya. Eminim
politikacilara kizilir, hangi televizyon dizisinde ne olmussa gecen aksam o
yeniden tartisilir. Asagidan biri zile basmistir, annemin kapi zili kuslar gibi
sakir, Emine simit getirmistir, annemin istediginden cok. Yeniden baslar muhabbet, mutlaka bizden
konusurlar, ne zaman gelecegimizden, ne kadar kalacagimizdan, simit, ay
cekirdegi ve cay hasretim konusulur yine.
Telefon calar. Bu saatte ya Banu arar, ya da ben. Londra’da iken daha kimse okula
gitmeden, burda herkez okula, ise gidip cayimi ictikten sonra. Sesi sen sakraktir.
Cok ozlemistir Kitty’yi, hemen onu sorar. ‘Bugun tapinaga gidecegiz diyorum’
guluyor, Maymun tanriya gidip
hindistan cevizi ve muz ikram edip, ‘sen bildigin gibi yap’ dememe, Boga
tanriya ‘sen guclusun bize de guc ver’ deyisime, aile agacinin etrafinda 9 kere
donup, ‘sevgili kocaman agac benim
ailem de senin kadar uzun yasar insallah’sozlerime icten gulumsuyor, ‘bende
senin dualarin kabul edilsin diye dua ediyim’ diyor. Bize zarar gelmez artik,
Allah Kerim.
Sonra Banu arar sonra Cansu en son da
Tolga. Her birimizle guzel guzel
konusur, her birimize ozel ogutler
verir, ‘ders calis, salataya cok tuz koyma, cok gec yatma’; her birimiz ona soz
veriririz.
Hic evde duramaz, balik almaya Sakarya’ya gider, tavuk almaya
Beyendik’e. Iki komsu kahve arasinda gidip gelmistir bile.
Bu arada gonderdigimiz cicekler, cukulatalar gelmistir. Bize soylenir
niye gonderdik diye; cicekleri
komsulara paylastirir,
kirmizi termosa yeniden cay yapar, iki cirpida profiterol bile yapmis
olabilir. Sukru gelir, Verda gelir, baska gelenler
olur, evin ici bir dolar bir
bosalir, terlikler giyilir, cikarilir, kapi onundeki dolaba yerlestirilir.
Aksam oluyordur yavas yavas, O guzelim
Mayis Ankara aksami. Uzakta
Hacettepe Hastahanesinin buyuk bayraginin arkasindan gunes batar. Akdeniz
mavisi gokyuzu kavuniciden,leylak renginden alev alev kirmiziya donusur. Cama
alinlarini dayamislardir yine gelen giden, mutlaka onu temizler, televizyonda
Pazar gunu ne dizisi varsa buyuk dikkatle onu izler, kapisini kitler. Yorgun ama mutlu , yalniz ama etrafinda onu
seven bir suru insan oldugunu bilerek gununu bitirir.
Anneler gunu kutlu olsun.
No comments:
Post a Comment