Thursday, March 14, 2013

Sri Lanka


Hindistan’nın sağ altındaki   Bengal  Körfezinin kenarında         sevimli bir damla gibi duran  küçük adaya mutlaka gitmeniz gerekiyor.   Eskiden bildiğimiz  çayları ile   ünlü    Seylan şimdilerde Sri Lanka adı ile anılan ada bu. Küçük, bücür bir şey olduğuna bakmayın  bu sevimli ada kuzeyden güneye 7-8 saat sürer, her adımda  görülecek bir şey vardır.


Adanın güneyinde , açık denize ayaklarını uzatmış küçük Galle  şehri tatil geçirmek için güzel bir seçenek.    Hava alanından iyi bakımlı otoban ile 3-4 saat sonra sanki eski Portekiz şehirlerindeymis  gibi eski bir filmin içinde bulursunuz kendinizi.  Fötr şapkalı amcalar, güneş şemsiyeli teyzeler sakin  gölgelerde dolaşır, açık kepenkli  pencerelerden tül perdeler uçuşur. Denizin kenarında eski şehir surlarının içinde artık kullanılmayan deniz feneri fotoğraf çekmek için ideal bir yer. Surlardan yürüyerek  deniz müzesinin serinliğine, tarih müzesinin bilgilerine ulaşabilirsiniz. Müze dükkanları pek alış veriş için pek uygun değilse de  yol boyunca yarı değerli taş, doğal ilaç ve tabii ki  envai çeşit çay  dükkanları, adaya özgü dans ve nazar maskeleri, tahtadan oyulmuş Budha heykelleri sizleri hayal kırıklığına uğratmıyacactır.

Şehrin içinde de kalabilirsiniz, kıyı boyunca devam eden ana yolun üstündeki yerleşim bölgelerinde de.   Muz,  palmiye ve hindistan  cevizi ağaçları arasında saklanmış köyler turizme çoktan açılmışlar,  yatak ve kahvaltı düzeni ile bir gece ya da  fikrinizi degistirip bir ay kalabilirsiniz.  Sabahları maymun çığlıkları ve papağan kavgaları arasında uyanıp, serin  taze kesilmiş hindistan cevizi suyu  ile kahvaltıdan sonra  deniz kenarına gidip uygun fiatla surf de yapabilirsiniz,  dalgıç eğitimi de alabilirsiniz; insanlara alışmış kocaman şu kaplumbağaları ile de   yüzebilirsiniz.   Eğer hangi yosun vereceğinizi bilmiyorsanız,  ellerinde torbalarla  yerliler bir iki kuruşa  kaplumbağanın en sevdiği yosunları size sunacaktır. Aman dikkat, Rosie, Columbo   adlı    biraz obur  kaplumbağalar  elinizi ısırabilir. Eğer şanslıysanız aynı sahilde  küçük kaplumbağaların yumurtadan çıkıp paytak paytak denize gidislerini bile görebilirsiniz.  Güneşte fazla kaldıysanız telaş etmeyin, ellerinde devasa yapraklar ile dolaşan ada sakinleri kızarmış omuzlarınıza  aloe vera suyu sürmeye hazırdır. Kumsalda ipek yatak örtüsü, batık yastık kılıfı, ve el işleri alış verişi yapmak çok doğal gelmeye başlar bir süre sonra.
Deniz,  Akdeniz kadar tuzlu olmasa da onun kadar ılık  Nerdeyse keyifle bütün gün suyun içinde durmak tatlinin amacı haline gelecek.         Ama eğer balinaların sabah kahvaltısını kaçırmamak isterseniz sabah 4 de kalkıp 3- 4 saat yol alıp , bir saat tekne yolculuğundan sonra  denizde bu kadar büyük, bu kadar muhteşem bir şeyin  nasıl olabileceğine şaşarak – birazda korkarak  size verilen kahvaltıyı afiyetle yiyebilirsiniz -eğer fotoğraf çekmekten vaktiniz kalırsa.

Sri lanka’da  buyuk bir mutlulukla hiç bir şey yapmadan sadece denize girerek, kitap okuyarak, taze naneli  buzlu limonatalar yudumliyarak   tatil geçirilebilir. Ama  biraz hareket  isterseniz, adanın içlerine doğru yürüyüş turlarına katılabilirsiniz.  Fil yetimhanesi görmeyi istiyebileceğiniz yerlerden biri olabilir. Sabah 9.00 da gruplar halinde yıkanmalarını izliyebilir ve kahvaltılarına katılabilirsiniz.  Ne olursa olsun hayvanların zincire vurulduğu görmek istemiyorsanız, bu yetimhane sizin için değildir. Onun yerine Buddhist tapınaklarını gezin, Kandy şehrindeki kalabalık ama sakin, huzurlu Buddha ’nın dişinin saklandığı   büyük ve etkileyici tapınağa gidin, bakımlı bahçesinde biraz soluklanın,  eğer ilgileniyorsanız meditaston  ve Buddhist öğretinin detaylarını öğrenmek için çok uygun bir zamandır.  Yabancılara alışıktırlar, çoğunlukla İngilizce bilirler.  Cana yakın insanlardır, bilmeselerde , bir gülümseme ile  yol gösterirler, içiniz güven dolar.  Bu adaya ‘gülümseyen insanlar adası’ denmesine hak verirsiniz.

Eğer yeni evliyseniz,  saçınıza  beyaz frangipani takip , güneş gökkuşağının bütün renklerini ayağınıza dökerek günü bitirirken  el ele kumsalda yürümek icin  Sri Lanka  sizi bekler belki de.  Eğer çoluğunuz çocuğunuz varsa kumdan kaleler,  temiz deniz,  deniz ürünleri ile akşam yemekleri ile  ideal bir seçimdir.   Darısı başınıza.

Friday, March 8, 2013

Toz boya bayrami Holi



Öyle, böyle renk değil. Pembenin en çingenesi, sarının en safranı, mavinin en denizi, yaprağın çiğ yeşili burda.  Küçük torbalarda da alabilirsiniz, kilo ile de.  Bir gece önceden sokak başlarında ateşler yakılacak yine, insan boyu kuklalar yapılacak, gece yarısı  hindistan cevizi kırarak şamataya başlıyacaklar. Borazanlar, teneke davullar uzaktan güzel gelen sesleri ile bütün gece uyutmuyacaklar Mumbai halkını. Ertesi gün yani 27 Mart da bu ülkenin en renkli en gürültülü, en eylenceli günlerinden   birine başlanacak. Aman dikkat, eğer baştan aşağı boya ile kaplanmak istemiyorsanız evinizden, otelinizden çıkmayın. Zaten hiç bir dükkanı, alış veriş merkezini açık bulamazsınız,  küçük büyük herkes ya boyasını almış, kötü emellerini yerine getirmek için yollara dökülmüştür, ya da  bahçelerde balkonlarda annelerin ‘sakin evin içine doğru atmayın’ çığlıkları ile  karşılaşmak için kahvaltının bitmesini bekliyordur.

Bu eylencenin kökenleri  yaramaz tanrı Krishna’nın Gopi kızlarala oynaşmasıyla da  bağlıdır,  saygısız Holika adlı kızın, tanrılar tarafından  cezalandırılmasıyla da. Holika ateşten geçemez ,yanar ama kucağında tuttuğu iyilik sever Prahlad’a bir şey olmaz, onun inancı tamdır çünkü. İşte bu yüzden  yakılan ateşlerin üstünden atlanılır büyük coşkuyla.

Başlangıç nedeni ne olursa olsun,  eylenceyi pek seven Hindistan halkı bu sene de toz renlkere bulanacak.  Boyalar piyasaya çıktı bile. Sadece toz boya değil su tabancası da alınması gereken araç gereçten biri.  Su tabancası deyip geçmeyin, üç metreye kadar su fışkırtan pompalısından tutunda , dört  hazneli olanlara kadar çocuklardan çok babaların oyniyacağı su tabancaları bunlar.

27 Mart Pazar sabahı ortalık çok sakin olacak. Yavaş yavaş gruplar  açık alanlarda toplanmaya başlarlar, tabii ki  toplanırken toz boyaları acımasızca birbirlerinin yüzlerine sürerler, avuç avuç başlarından aşağıya saçarlar.  Davullar çalar, en son Bollywood şarkıları ile dans ederler; ortalık pembe, mor, sarı yeşil toz bulutları ile kaplanır.   Yollarda pembeye boyanmış grup, mora bulanmış grupla boya atışmasına başlar, eğer ‘kenardan bakayım bir iki fotoğraf çekeyim, ben bulaşmıyayım, bana da bulaşmasınlar’ diyorsanız çok yanılırsınız. Göründüğünüz anda toz boya yağmuruna hedef olursunuz, saçınız başınız , ağzınız burnunuz, üstünüz , fotoğraf makinanız,  su şişeniz her şey  ama herşey renkahenk  boya bulutunun içine girer ya da bulut sizin içinize işler.

Akşama doğru eylencesi bol, dini kutlaması az olan bu festivalde hemde 40 derece varan  Mart sıcağında alkol , süt ve hint keneveri karışımı bhang  dedilen içkiyi fazla kaçıran gruplar biraz tehlikeli olabiliyor. Mumbai’nin sol omzuna yaslanan Arap Denizi’nin serinliğinden  ve kumsaldan  yararlanmak için insanlar akın akın Güneydeki Chow Patty'e ve Kuzeydeki Juhu Plajına yol alırlar.  Kumsaldan pembe mor, mavi boyaların lekesi iki gün sonra anca çıkacaktır.   Ilık kumların üstünde  birbirlerine boya atarlar, hiç renke bulanmamis bir yeriniz kalıncaya kadar uğraşırlar, kendinizi korumaktan vazgeçip toz savaşına katılmanızi beklerler. İşte eylence o zaman başlar.   Kalabalığın arasında dolaşıp toz boya satan küçük çocuklardan bir tomar boya alıp siz de atmaya başlarsınız.  Hiç  tanımadığınız insanlarla  havada uçuşan toz renklerin altında kahkahalarla, çığlıklarla atlıya zıplaya  Krishna ve inek çobanı Gopi kızlar gibi esrik, bol renkli, eylenceli  bir gün geçirirsiniz.  Su tabancası ile zararsız bir Rambo olma zevkini de tadarsınız. Hava karadıktan sonra bile  tantana devam eder, insanlar boyaları bittiği için değil ama  artık yorgunluktan ve sıcaktan  halleri kalmadığı için arkalarinda pembe toz bulutlari birakarak evlerine giderler. Gidemiyenler ertesi sabah kaldırımlarda baştan aşağı boyalı uyurken görülebilirler.

Hint dininde evli  hanımlar alınlarının saç dibine kırmızı toz boya sürerler,  tapınak rahipleri  sarı yada kırmızı boya ile dokunurlar inananların alınlarına.  Yani toz boya  gündelik hayatta  sık sık kullanılır. Sarı için zerdecal; kırmızı için de vermilion her yerde satılır. Bu eylencede  doğal toz boyalar kullanılıyorsa da  geçen yıllarda  sentetik boya  boya kullanıldığı için ölümler olmadı değil.   Kötü kalpli kendini bilmezler sevmedikleri insanların arabalarına boya atarlar, binaların camlarına kova ile boya serpiştirenler de  olabilir. Mumbai polisi ellerinde uzun sopaları ile kendilerini boyadan korumak ve yaramazlık yapanları yakalamak için çok çalışırlar bütün gün. Neyse ki  ılık deniz banyosu hem ayılmak hemde boyaları temizlemek için iyi bir bahanedir.

Eğer  bu renk cümbüşünü biraz daha kontrollü yaşamak istiyorsanız  büyük otellerde her yıl düzenlenen partilere de katılabilirsiniz. Pazar açık büfeden sonra başlayan partiler açık havada sınırsız içki, sınırsız boya ve sınırsız su fiskiyeleri sunarlar.  Istediğiniz kadar boya atabilirsiniz birbirinize.  Sıcak duş ve havlu  ücrete dahildir.   Bu eylenceli günün izleri  anilarinizda boyalar saçlarınızdan çıktan sonra bile kalacaktır . Benden söylemesi.