Saturday, March 24, 2012

zenginin mali, zugurdun dili

Kitty gecenlerde arkadaslarinin birine hafta sonunda misafirlige gitti. Ev bizden yarim saat uzaklikta guneyde , Mumbai’nin daha hareketli bir bolgesinde. Ben de ordan ev kiralamayi istemistim ama, okula ve Nick’in isine uzak diye pek sicak bakmamistik. Hem Nick bu simdiki kaldigimiz mahalleyi daha ‘sakin’ buldu. Etrafimizdaki Ingilizelerde ‘yakinda park var’, ‘hem cok sakin , sehrin gurultusunden uzak’ diye beynimi yikamislardi. Uc hafta once tasindigimiz ev 7 katta , ici gercekten guzel, ferah, uzaktan hava alani ve iki bina arasindan deniz bile gozukuyor. Slumdog Milyoner filmindeki derme catma yoksul bolgede biraz uzaklika. Annemin Ankara daki evi 7. katta ve sehrin orta gobeginde oldugu icin yukseklige ve apartman katina aliskinim, hatta Ingilizlerin tutkunu oldugu bahce icinde iki katli evden daha da severim. Ustelik, annemin evi Ankara Koleji nin hemen yaninda cadde ustunde oldugu icin sokak ve okul cikisi cumbusu hayatimin bir parcasi idi uzun zaman. Nasil olduda bu Ingilizlere aldandim, sakin mahalleye kandim bilmiyorum.
Iste Kitty yi araba ile arkadasinin evine gotururken burda kaldigim surece o bolgeden her gectigimde soyliyecegim o cumleyi yineliyorum: ‘ Ben Mumbai’nin bu bolgesinde yasamak isterdim’. Kimse sesini cikarmiyor, benim mutsuzluguma cevap vermezlerse unutacagimi saniyorlar. Kizin evi 17 katli bir binanin 14. katinda. Binaya girmenin o kadar kolay oldugunu sanmayin. Apartman girisinde kocaman kapi sadece orda oturanlarin arabalarina aciliyor. Kapidan kizin adini soyluyoruz, 4 tane uniformali bina bekcisi bizi asansore yonlendiriyor . Bir asansor misafirler ve ev sahipleri, oburku hizmetciler ve eve tamire gelen ler icin. Iki ayri insan grubunun ayni asansoru kullanmasi dogaya aykiri bir sey. ( bizim apartmanda da iki asansor var. yan yana Birinin ustunde ‘personel’ oburkunun ustunde ‘ev sahiplari ‘yaziyor. Ben ev sahibi asansorunu beklemeden hizmetci asansorune bindigimde, her sefer bekciler ciglik ciglik beni durduruyorlar).
14. kata cikiyoruz. Kitty buraya daha onceden geldigi icin daha rahat. Butun kat onlarin diyor. Olabilir. Bizim 7. katta da bir tek bizim dairemiz var. Asansor kapisi evin koridoruna aciliyor. Sol tarafta kapisi acik bir oda gozume carpiyor plastik sandaleyede biyikli ve iyi beslenmis uniformali koruma gorevlisi ve gencten yamagi ile goz goze geliyoruz. Kitty’nin arkadasinin adini soyluyorum, karsidaki kapiyi gosteriyor. Kapiyi Hint giysili bir genc kiz araliyor, Kitty yi taniyorlar, Kitty onlarla cok rahat. Kapiyi itip giriyor, arkada bir tane daha gencten bir kiz mutfak oldugunu dusundugum tarafa yonleniyor. Yemek salonundayiz. 12 kisilik yemek masasi beyaz keten ortu ile kenarda aksam yemegi bekliyor. Yerler mermer, uc tane delikanli ellerinde birer bez comelmis yerleri siliyorlar. Ortada kova yok ama. Kitty sol taraftaki merdivenle asagiya inerken kucuk kiz geliyor. Hemen arkasinda kendi bakicisi. ( bu bakiciyi hatirliyorum, kucuk kiz bize geldigi zaman kapi onunde bekleyen genc kiz bu) ‘Annen nerde?’ diyorum, ‘kacta almaya geleyim Kitty’i?’ Gozlerindeki hafif saskinliga bir anlam veremiyorum. Ayni saskinligi Kitty’nin bir baska arkadasinda da gormustum.’ ‘Seni biz birakalim istersen sofor ve araba var’ dedigim zaman cok alinmisti, nasil yaptigimi bilmeden gucendirmistim onu bu sorumla. Ayni saskin ve inanmaz bakis onda da vardi.
Kitty ‘in arkadasi ‘bir dakka cagirayim annemi’ dedi ve Blackberry Torch la annesini aradi. ‘Annen evde degil mi’ dedim ananesi bir iki dakika sonra asagi kattan geldi. Mobil telefonunu bir baska hizmetciye uzatarak. Elinin bir hareketi ile bir baska genc kiz bize melamin tepside serin iki bardak su ikram etti. Anne genc ve sevimli. Bir hafta sonra Kitty nin sinifindaki anneleri caya cagiriyormus, beni de davet etti. Saat 2.00 de. Tesekkur ederek kabul ettim. ‘Sizin gelmenize gerek yok Kitty’I almaya bu aksam ’ diyor ‘soforu gonderin yeterli’. ‘ Telas etmeyin, ben bir yere gitsemde onlar burda dururlar, disari cikmazlar, ciksalarda sofor goturur onlari’. Sofor ve bakici anlayisiminin cok farkli oldugu belli ama hemen tarstismak istemiyorum. ‘ya ben gelirim, ya da babasi’ diyip cikiyorum.

Bir hafta sonra saat 2.00 de ayni koruma gorevlileri, ayni hizmetcileri gecerek salonda yerimi aldigimda genc hanim yoktu daha. Evde iki DJ, 5 siyah etek beyaz bluzlu servis kiz grubu, ve iki barmen vardi. Megersem cay partisi degilmis, ogleden sonra partisi imis. Ve ben saat 2.00 de basliyacak olan davete saat 2.00 de gelen tek anneydim. Salonun sag tarainda bir amarikan bar ( bir duvar bastan basa ayna kapli), sol tarafinda ise siyah beyaz koltuk takimina uygun isiltili gumus renkli bir panter ( sivah kangal kopegi kadar buyuk)heykeli ile bas basa oturduk bir sure. Kollarinda isiltilli bileziklerle geldi,bileziklerin pirlantali sikir sikir goz kirpti bana onun her hareketinde. ‘Gel sana evi gosteriyim’ dedi. Oturdugum salon, 12 kisilik yemek odasi, hizmetci odasi, kiler ve mutfak bir katta. Donerek alt kata inen merdiven buyuk yatak odasi na uzaniyor, yatak odasin yaninda bir oda sadece gomme dolap Imelda Markos’dan daha cok ayakkabilari koymak icin bir duvar dolap az bile geliyor. Ikinci oda makyaj odasi, ucuncu oda yuvarlak banyo ve jakuzi. Obur tarafta benzer bir duzenle kucuk kizin yatak odasi, giyinme odasi, ve jakuzi ve acik dus. ( jakuzide gomme televizyon var). Kucuk kiz evin tek cocugu. calisma masasi yerine makyaj masasi yerlestirilmis Rokoko sitili oymali,beyaz, kocaman ayna. Aynanin yaninda camli dolapta Tracy Beaker* kitaplari var. Odada sadece iki kisilik buyuk yatak ve aynali dolap var. Bu odanin 13 yasinda piril piril bir kiza ait oldugun gosteren hic bir sey yok. Ne bir poster, ne bir dergi, ne bir okulda yapilan abuk subuk model, ne bir pembe mor tul, pompom. Kapinin yanindaki duvarda beyaz dosya kagisi buyuklugunde bir cocuk resmiinin altinda ‘born rich’ ‘zengin dogmus’ yazili bir poster. Iki yatak bolumunun arasinda aile tapinak odasindada Shiva ve Ganesh heykelleri sevimli sevimli oturuyorlar, etraflarina kavunici kasimpati serpilmis, cok hafif sandal agaci kokuyor.Bir ust kat sadece spor salonu ve dus bir ust kat misafirlerin kalabilecegi buyuk odalar ve sa sali mobilya ve en ust kat teras. Terasta fiskiyeli havuz, kamelya, kucuk bir mutfak aksam usteleri gun batiminda icki servisine hazir. Sag taraftan Arap denizi ve onun kenarinda sehrin varoslarindan biri var..
Birazdan obur anneler geldiler. Hepsi genc, parfumleri onlardan once geldiklerini haber veriyor, Gucci cantalar, Burberry etekler,Jimmy Choo ayakkabilar, yapilmis saclarla sen sakrak iceri girdiler. Stilettolarin topuklari sadece araba ve ev arasinda dolanmis, hic asinmamis, Mumbai sokaklarinda yurunmemis hic. Bileklerinde parmaklarinda kulaklarinda pirlantalar isildadailar. Cantalar dirseklerinden asagiya sallandi agir agir.Uzaktan optuler birbirlerini. Barmenler ‘mocktail’- alkolsuz meyve kokteylleri hazirladilar bir suru. DJ ler Bollywood sarkilari caldi, Evin hanimi ‘hadi dans edin bakalim’ diye bize yemek salonuna cagirdi. Bir suru hizmetci, temizlikci , DJ, koruma gorevlisi ,barmen, servis yapan kiz arasinda sanki hic onlar yokmus , kenarda durup bize bakmiyorlarmis gibi, ogleden sonra saat 2 ve 3 arasinda niye alkolsuz mohito icip, omuz titrettigimizi dusunmeden dans ettik, Biraz sonra okuldan gelen cocuklar ( Kitty’i onlarin soforu getirdi) hemen asagi kata indiler ve kendi partilerine basladilar.
Bizim gitme vaktimiz yavas yavas yaklasiyordu, hanimlar konusmak yerine dans edip kendi telefonlarindan muhabbet ediyorlar, pizza, soguk makarna salatasi, risotto, fasulye piyazi gibi hic Hint yemegi olmayan tabaklardan atistiriyorlar. Hafif konulardan soz aciyorum yanimda oturan hanimlara. Dogma buyume Mumbai deymis, bizim oturdigumuz yerler eskiden bataklikmis, bir arkadasinin gelini Turkmus, Turk yemekleri cok hosmus gibi suya sabuna dokunmadan muhabbetin nereye gidecegini bilmeden laf geveliyoruz. Hanimin arazileri varmis Mumbai de ama fazla geldigi icin eldden cikariyormus ailesi, Dubai’ de ki dairelerinde yasamak daha mutlu edici imis, ben Dubai’ye gitmismiyim hic, en guzel kuafor Sackmis…

Kitty ve arkadaslari sari yesil cirkin okul uniformalari ile ortalikta kikirdastilar, herseyden atistirdilar, her turlu siviyi denediler. Sonra ben kizimi aldim hokey oynamaya goturdum. Buyukce bir kilisenin bahcesinde bir saat toz toprak icinde kostu, top surdu, terledi, ben onu golge bir kosde yanimda sicaktan bayilmis bir kopekle bekledim, umumi tuvaletle girilmiyecek kadar kotu oldugu icin mocktail icmenin pek de akillica bir sey olmadigini pismanlikla farkettim.
Sonra kalktik eve geldik.

No comments:

Post a Comment