Hindistan’a festivaller ülkesi denmesinde
hiç bir yalan yoktur gerçekten. Mumbai’de
nerdeyse her gün binlerce tanrıdan birinin önemli bir günü karşınıza çıkar. Bir
gün su bulmak için ok atar bir
tanrı, o gün kulları tarafından kutlanılır, öbür gün başka bir tanrının doğum
günüdür, tanrıçanın köye geldiği
gündür, dağı eliyle kaldırdığı, kötü devi yendiği, evlendiği, yani kulların
kutlama yapması için her gün bir neden vardır nerdeyse. Tanrılar tapınaklarda sakin sakin
kullarını izlerken , yollar sokaklar bayraklarla, kavunici çiçekler, güzel kokular, tütsü, sandal ağacı tozu,
küçük kandiller, yasemin dizileri, gonca muz çiçekleri ile donanır. Tuktuk
sesleri, açık hava çamaşırhanesine bohça bohça yıkanacak giysi götüren
bisikletli dhobiwallalar, bıçak bileciyileri,
pamuk atıcıları, Jaguar arabalar,
sepet içinde çok lezzetli küçük kıtır toplarla satılan pani puriler ,
ekmek arası bol acılı patates köfteleri,
baygın kokusuna inanamıyacağınız francipanı ağaçları, tapınaklardan
yankılanan irili ufaklı çan sesleri, beyaz minareli, mavi çini işlemeli
duvarlı camilerden uzun eteklerini toparlayarak yürüyen insanlara karışır, sıcağa alışkın Mumbai tozlu, kirli mavi, bulutsuz gökyüzü ile festival dolu hayatına gümbür gümbür
devam eder.
Fil başlı tanrının denize indirilmesi,
uçurtma bayramı, boya festivali gibi büyük ve gürültülü festivallerin arasına
sıkışmış, dini hikayelere
göre çok önemli, turistlerden uzak
sadece bu ülkede yaşayanların bildiği
kaçılrilmaması gereken bazı festivaller de vardır. Bunlardan biri Jain dininin kurucularından Mahavir‘in doğum günüdür. Dini günler ayın
durumuna göre belirlendiği için her yıl değişen gün bu yıl Nisan ayının sonuna rast geldi ve
baştan aşağı beyaz mermerden yapılmış Jain tapınaklarında kutlandı.
O gün için özel alınan en yeni ve en temiz harmanilerini giydiler
inananlar. Hiç bir canlıya zarar
vermemeleri için çıplak ayakla ve ağızlarına mendil kapatarak sabah erkenden tapınakların mermer
serinliğine ulaştılar. Güney
Bombay, Malabar Hill’deki turistlere
alışkın tapınak her yıl bu toren için dolar taşar. Kuzey’de daha sakin, daha alçak gönüllü Vile Parlede’ki
tapınak bir hafta öncesinden güzel kokulu sularla yıkandı, ziyaretçilere
hazırlandı. Tapınağın girişinde büyük yuvarlak basalt taşların üstünde sandal
ağacı öğütülüp, gül suyu katılarak
alınlara sürülecek sarı macun yapıldı. Eger çekinip iceri girmezseniz sokağın köşesinden çıplak ayaklı, harmanili,
ellerinde küçük çantalarla pirinç
taşıyarak tapınağa giren çıkan teyzelere, amcalara bakakalırsınız.
Yakılan tutsülerle ince bir
sis perdesi arkasından bakarsınız
hayata; hava öğütülen sandal
ağacı, gül suyu ve yasemin kokar, giremediğiniz tapınaktan insanların
dokunduğu çan sesleri uzak dualara, davul seslerine karışır. İçerde mermer kakmalı
salonda inananlar
kısa ayaklı masalarda bir torba pirinçle geometrik şekiller,
dört noktalı gamalı haçlar çizerler.
Duvarlara asılmış tesbihler Mahavir’in rahat, sakin, derin düşünce ile
ağırlaşmış badem gözlerinde huzur bularak her boncuğuna dokuz dua okunarak
çekilir. Tapınağın üçüncü kat balkonundan aşağıdaki insan seline bakmaktan duvarların mermer işçiliğine,
tavandaki göbekli kristal avizeye bakmayı unutur insanlar . Siz oraya buraya
bakına durun yaşlı teyzeler bileğinize kırmızı ipe bağlanmış küçük dua
sözcükleri sarar, mutlaka yemeğe de kalmanız için ısrar eder.
Törenden sonra kazanlarla pişen
ücretsiz yemek dağıtılır. Jainler et yemezler tabii ki ve soğan, sarımsak,
zencefil, yani toprağın altında yetişen hiç bir şeye te itibar etmezler. Belkide hep birlikte yendiği için pilav
ve dört beş çeşit sebze yemeği çok
lezzetlidir. Yemek bitirilip
tapınağın serinliğinden
dışarı çıkanları Mumbai tozu, gürültüsü, karmaşası, yapış yapış
sıcağı ile kucaklar. Karınları
tok, sırtları pek arabalarına binip her günkü sakin, kavgadan, karmaşadan uzak hayatlarına devam ederler Jain’ler.
İnanmıyacaksınız ama tanrı Ram’ın doğum günü de aşağı yukarı
aynı tarihlerde. Kavunici
çiçekler, leylaklar, beyaz güller sepet sepet tapınaklara taşınır. Tapınak göl haline getirilir,
Ram ve eşi Sita sandalla gezmeye çıkarlar. Siz siz olun bu kutlamayı da kaçırmayın.
No comments:
Post a Comment